Reklam
Bugun...
Amaç etkinlik mi, siyasi mi yoksa para mı?


Fakir Yılmaz Yazıyorsam Sebebi Var
fakiryilmaz323@hotmail.com
 
 

Pandemi denen saçmalığın Erdoğan'ın büyük bir doktor, bilim adamı edasıyla “Bitti, maskeleri indirin” demesiyle bittiği, baharın ardından gelen sıcaklarla birlikte yeniden hareketlenen sosyal hayatın alan ve salonları doldurduğu şu günlerde sanatçılara yönelik yasaklar da art arda gelince, yeni bir suni tartışma, gündem fırsatı da yakalanmış oldu.

Ülkede, dünyada yaşanan onca ciddi sorun ve sıkıntılar esnasında küçük bir açıklama ya da twit mesajı dahil hiç sahada göremediğimiz o sanatçılardan ziyade, bu tür etkinlikler yapan organizatörler de işi fırsata çevirip, “Sen iptal edersen bende timsah güz yaşları döküp, diğerine gider hem de daha çok paraya organizasyonumu yaptırırdım” der gibi... Öylede oldu bile....

Evet, getirilen saçma yasaklarla yöresel derneklerimiz gibi bu derneklere, belediyelere, siyasilere yaptıkları organizasyonların gündeme taşınması ve bunu fırsata çevirip hem reklam, hem de daha çok para kazanma fırsatı verildiği şu günlerde AK Partili Belediyeler ile CHP'li belediyelerin yanı sıra stk'ların da şu günlerde bir hayli sanat sever, kültür merkezi  kesildiklerini izlerken asıl derdin kültür, sanat veya sanatçılara sahip çıkma değil, Özel Kalem Bütçeleri gibi bu organizasyonlar üzerinde faturaların kabartılması olup, olmadığına da bakmak gerekmez mi?..
Bilmem ama benim bunları izlerken yaşananlara acı acı gülüp geçtiğimi bilmenizi ve asıl derdin siyaset ve para olduğunu düşündüğümü bilmenizi isterim. Ve bu düşüncenin sadece benim değil saf ve temiz kalpli toplumun asıl gündemini değiştirip, vatan-millet-sakarya edebiyatlarına benzer çıkışlarla insanları siyaseten bölündürüp, karşı, karşıya getirilirken asıl amacın malı götürme olduğunu ve öylede olduğunu görmekteyim...


“Öyle değil, sen yanlış düşünüyorsun' diyenlere bende bir sorumla değil, aşağıdaki düşüncelerimle cevap vermek isterim. Çünkü aşağıdaki yazımın, derdin biz değil, siyasi rant ve para olduğunu daha iyi anlamak için Kültür Bakanlığı dahil ülkemin tanıtılması, kültür, sanata, sanatçıya sahip çıkması gerekenleri daha iyi anlatıyor diye düşünüyorum.
Dünya üzerine bulunan güzellikler ve o güzellikleri anlatma çabalarının ne kadar sonuç verdiği ve bu sonucun başta bölge ekonomisine olmak üzere yörelerin, kentlerin, ülkelerin tanıtılmasına, yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline gelebiliyor mu?
Bilmem ama Tansu Çiller'in başbakanlık yaptığı dönemlerde bir başbakan olarak “Ya kardeşim sanki komünist bir yönetim anlayışı taşıyan bürokrasimizi aşamıyoruz” deyip, bugünkü “her şeyi ben bilirim, ben yaparım” diyen yönetimin bile çözemediği bürokrasiye takılmadan yapılması gerekenlerin yapılamadığı ülkede başta Turizm Bakanlığı olmak üzere ona bağlı onca kurumun bu eksiklikteki eksik payı ne kadardır onuda masaya yatırmak gerekir diye düşünenlerdenim.
Örneğin her geçtiğimde Hopa'dan Samsun'a kadar bir geminin üzerinde yüzmediği Karadeniz'in çırpınışı gibi hayvancılık merkezinin olduğu söylenen iki gümrük kapılı Serhat Ardahan'da değil de bir sütçünün bile dükkanın önüne koyduğu Hayvan heykelini yaptırmayı düşünmeyenlerin bana göre dünyanın 8.. harikası olan doğa üstü bir görüntüyü nasıl olup, bu ülkenin kurucusu Atatürk'ün her yıl Ardahan'ın Damal ilçesi sınırları içinde bulunan Karadağlara siluetinin yansıdığını bölgede ki en yakın ilçeyi bırakın da ülke ve dünyaya anlatabiliyorlar mı ki?..
Bilmem ama Van Gölü gibi tanıtılmaya muhtaç Çıldır Gölü gibi nice doğal, Ermenistan'a açılan kapıya konulan ambargonun Kars'ı ezdiği, göçü tetiklediğini düşünmeyenlerin Ani Harabeleri gibi onca kale, kuleyi anlatabiliyorlar mı?
Ülkenin turizm merkezinin başkenti olan Antalya'nın deniz turizminden öteye gidemediği, Ardahan gibi yaşanacak onca muhteşem ve binbir çiçekle süslü yaylalara sahip, Erzurum, Uludağ'ı da kar yağışının yoğun olduğu kış aylarında hatırladığımızda diğer bir gerçek...
Şu an bulunduğum Kocaeli'nin Kartepesi ile komşu Kartepe'nin denizine girerken Kartepe'deki dağlarda karları izleme imkanı bulabildiğimizi anlatamayanlar Darıca başta olmak üzere, sanayi kenti Kocaeli'nin Marmara denizine açılmasına rağmen kimsenin bu bölgelerde yaşayan insanların bırakın denize girmesini, sanayi fabrikalarının kokusundan sahilde bir çay içemediğini de akıl edemezken, bu ve buna bezer etrafı 3 denizle çevrili ülkemin genelinde düzenlenen onca etkinlik, tanıtımın vali, kaymakam, belediye başkanlarına hazırlanan protokolün ötesine gitmediği de diğer bir gerçek.
Kısacası yerelde olduğu gibi ulusal basın ve medya da ya hiç yer bulmayan ya da küçük habercikler ile tatmin olunan asıl amacına yani Çin'de ki bir pandanın yavrulaması kadar ilgi toplamayan etkinliklerle bölgemizi, ülkemizi ve de güzelim dünyamızı nasıl olur tanıtır, anlatırız ki?!..
Bilmem ama yakıcı sıcakların yaşandığı şu günlerde Karpuzu ile serinlediğimiz Diyarbakır'ın da içinde bulunduğu bölgelerin hala çatışma, terörü akıllara getirdiği bir anlayışı kırmak için Kayseri'nin pastırması, Rize'nin kavurması, Ege'nin Gavur denen İzmir'i, yeni bir boğaz köprüsünün yapımına devam edildiği Çanakkale Boğazını, güneşe bakıp, Avrupa sınırlarına kadar uzanan ay çiçekli Trakya'yı, Kahraman adından çok artık makinalarla başka yerlerde üretilen dondurması ile akıllara gelen Maraş'ı tanıtmak, anlatmak için ulusal bir anlayışın şart olduğu da diğer bir gerçek olarak Ağrı Dağı gibi karşımızda durur, amacına ulaşmayan onca etkinlik, şenlik, festivalin vur patlasın çal oynasın yönetimiyle devam ettiği ülkem de..



Bu yazı 1189 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

YouTube ArdahanTV Kanalımızı İzliyor musunuz?


YUKARI