Ard arda yaşanan olayların hepimizi iyiden iyiye gerdiği ve sağduyunun hakim olması için duaların yapıldığı şu günlerde en büyük görevin yine siyasilere düştüğünü görmekteyiz..
Çünkü onların her konuşması, her demecinin ya yeni bir gerginliğe, yeni bir çatışmaya yada huzur ortamına yol verdiğini, şu 20-25 gün içinde yaşanan istenmeyen olaylardan daha iyi anlamaya başladık gibi..
Bunu anlayanların başından gelen ise gerek 7 Haziran genel seçimleri öncesi yurt dışına çıkarken Dolmabahçe’de ki masayı tekmeleyen konuşmasıyla, gerek ise 7 Haziran seçimleri sonrası yaşanan olayları tetikleyen demeçleri ile adeta hata ettiğini anlayıp susan sınırına çekilmesi istenen Erdoğan geldi gibi..
Benim barış sürecinin başladığı günlerde ele aldığı ve ‘İster ayakkabı kutuları ile dolarlar götürün, ister istediğiniz gibi kadrolaşın, ister cemaatle kavga edin ama aman aman Öcalan’ın kandırmaya kalkmayın’ derken bugün yaşananlara işaret ettiğimi de anladığım şu günlerde Erdoğan’dan sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de 80 Milletvekili alan HDP’yi tanımama formatına girip, ortamı geren açıklamaları ile bugün yaşananlardan payı olanların başından gelmekte..
Ancak dün yaptığı ve adeta ‘savaştansa, barış daha iyi’ dediği ve en önemlisi istikrara ihtiyaç duyulan bir zamanda AKP ve CHP’nin zaman kayıp etmeden hükümet kurmasını istemesi en anlamlı çağrıydı..