GEÇİP, GİDEN O KADIN...
Ahmet Selçuk İlkan'ın “O Kadın” başlıklı şiirinde;
Sen hiç aşk topladın mı gecelerden
Kanayan yüreğini şarkılara çarptın mı?
Bir daha dirilmesinler diye
Bıçakladın mı anıları
Kendini gömer gibi boş bir mezara
Gömdün mü içine hiç aşkını
Bir kolun kırıldı mı giderken
Bir gözün döküldü mü?
Söker gibi bir çınarı kökünden
Yüreğin söküldü mü?
Ölümsüz naralar atarken aşka
Sen hiç öldün mü?
O öldü mü?

Vurdun mu kendini sokaklara
Kırdın mı taşlarını sabrının
Hissettin mi içinde çakan şimşekleri
Ve bir bir düştüğünü yıldırımların
Ve gördün mü senin gibi söndüğünü
Gece lambalarının
Yani aşkı buldun mu doyasıya
Ve kaybettin mi apansız
Sen göğsünü açarken ona
Sırtından vurdu mu acımasız
Yıkıldı mı aşka hayata inancın
Yaşarken kendince günahsız.
Peki ya o gün
Nefes nefes yaşadın mı ayrılığı
Hissetin mi damarlarından aktığını
Zehirli bir kanın
Ayağından çekilen bir ırmak gibi
Seni terk edip giderken
O taptığın kadın...
Satırlarını bana hatırlatan sahne ve sahanın Çınar Altı denen siyasi alanda konuşan bir kadındı. Ve adı gibi kalbi, yüreği, inadı, iddiasıyla tüm baskı, iftiralara rağmen terk edip giden veya “var ama yokları belli olmayan' lar kadınlar gibi gitmeyip, “Buradayım” diyordu...
Sarışın mı, Kumral mı, Esmer mi diye daha yakından bakıp, güzel düşüncelerini adeta boncuk, boncuk art arda dizip, sıralayan o kadının tüm neden ve engellemelere rağmen direnişi, çokta makyajlı olmayan yüzüne yansıyordu...
O Kadın, kadın olan kimliği ve dik duruşu ile ben dahil birçok erkeğe de taş çıkartan yüzü gibi boyu, bosu da güzel olan o kadına benim hem bir gazeteci hem de bir erkek olarak yaklaşmaya çalıştıkça, “Fakirciğim şöyle çekil, böyle dur, yaklaşma” deyip benim o kadına dokunmamı engelleyene hala kızıyorum...
Ve bu engelleyicinin, “Fakirciğim şöyle çekil, böyle dur, yaklaşma” derken beni tanıyormuşçasına hem de adımı vererek ve sert ama dostça beni tutup, yaklaşmaya, dokunmaya ve derdimi anlatmaya çabaladığım o kadına yaklaşmaya çalışan beni geri itelemeye çalışırken bir taraftan da “nereden tanıyor beni bu ya?” sorusuna cevap arıyor ama o kadının yanımdan geçip, gittiğini görüyordum üzülerek...
Çünkü o kadının erkek korumasının beni tanıyıp, (belki de) siyasi görüşümü, radikal, muhalif gazeteciliğimi bildiğinden ve sert bir soru soracağımı ve ortamı bir anda gereceğimden korktuğunu düşünürken cevabını yaklaşamayıp, dokunamadığım o kadınında benden çekip gittiğini anlayıp, döndüğüm Hedef Gazetesinde öğreniyordum.
Çünkü benden çekip giden kadınlar kategorisine eklenen o kadın siyaset alanında hala gitmezken tam aksine toplumun bağladığı umutla her gün biraz daha güçlenirken ve daha çok hem de başbakan olarak sahada kalacağını şimdiden belirtmek isterim.
O kadını benden alıp, götürenin diğer gidenler gibi o kadının kararı değil, hemşerim bir polis olduğunu ve ne hikmetse 99 yılına kadar Gebze, Kocaeli Siyah-Beyaz, şu an da Hedef Gazetesi adlı gazetemizde gazetecilik yapmaya devam ettiğim ve kızım Yaprak'ın gelini olduğu memleket olan Kocaeli'nde 10-15 yıldan fazladır görevde kaldığını ve birçoklarını olduğu gibi beni de tanıdığını öğreniyordum.
Evet, dün bana göre Kocaeli'nin tatil köyü olması gereken ama gün geçtikçe betonlaşıp, fabrikaların sardığı trafiği tıkanan, balıkçı restoranları olmaktansa Büyükşehir'in köfteci restoranını yanına koyduğu denizine girilmeyen Darıca'da Çınar altında gördüğüm, izlediğim ve görüntüsünü çekip, yayınladığım Meral Akşener yaklaşan seçimlerde gitmeyecek, gelecek gibi...
Çünkü geçtiğimiz gün Maltepe'de, dün Darıca'da gördüklerim o kadın Akşener dahil kimsenin gitmeyeceğini ama Atatürk'ün vilayet oluşunun 30 yıl dönümünün bile hatırlanmadığı memleketim Ardahan'a sıfır sınır komşusu olan Gürcistan'ın kuruluş yıl dönümünde dediği 'Bize Güçlü Bir Doğu Lazım' sözüne rağmen doğuda, güneyde, Irak'ta, Suriye'de akan kana ve gelen şehit haberlerine rağmen 3 gencin ölümüne neden olan gençlik etkinliklerini iptal etmeyen ve hala kazanacağız' diye kendilerini bile kandıran duygulara umut bağlayanların hızla oy kaybettiğini görüyordum, çekip giden kadınları bana bir kez daha hatırlatıp, beni ve aldıkları bol maaşlarla yaptıkları ile toplumu üzenler...