İki seçimin üst üste geldiği ve yılın yarısının seçim tartışmaları ile geçtiği 2015 yılını geride bırakmaya az kaldı.
Türkiye’nin Kafkas’ya açılan iki gümrük kapısına sahip Ardahan’da hastanenin her gün şikayet edilmesi, şap hastalığının her geçen gün yayılmasına karşın meydanların açık tutulması, kar yağışının başlamasına karşın Göle yolu gibi Çıldır ve diğer yolları asfaltlamaya devam edilmesi çok önemli şeyler değil..
Çünkü memleketi güllük, gülistanlık göstermek isteyenlerin derdi bu yılda yapılmayan Ardahan kent içinde ki yollar, kaldırımlar, parklar, bahçeler değil, yapılmaya başlanacağı söylenen Posof/Ulgar, Şavşat/Sahara, Çıldır/Mozoret Tünelleri ise hiç değil onların derdi ‘Ben kazandım, sen kayıp ettin’ diyerek bu dert ve sorunları hatırlatanları susturmaktır..
Seçim öncesi istenmeyen elektrik, su, tabela, vergi borçlarını toplama derdine düşenlerin siftah yapmadan kepenk kapatanları umursamadığı bir kentte gazetecilerde, ajanslar da bugün hala devam eden göç dolaysıyla nüfusu 100 bine düşen Ardahan’da gözlerine taktıkları pembe gözlüklerle her şeyi güllük, gülistanlık göstermeye devam ederler..
Bana dokunmayan ben niye dokunayım deyip, yaşananları görmezden gelenlerin birikmesine neden olduğu onca sorunun altında ezildiklerinin farkına varmadan oluşturulan güllük, gülüstanlık algısıyla yaşar giderler akşam saat 19.00’da insanın cadde ve sokaklarında kalmadığı Ardahan’da..
Üniversitenin kendi kampında, diğer kurumların kendi havasında günü kurtarma hesapları ile resmi daireleri açıp kapattığı Ardahan’da var olan ama görülmek istemeyenlerle bir yılı daha geri de bırakıyoruz..
Kısacası; her şeyin güllük, gülistanlık olduğunu sanıp, hiç bir şeyin güllük, gülistanlık olmadığını anlamadan..