Reklam
Bugun...
METROPOLLÜLER! KURNA KÖYÜNE HİÇ GİTTİNİZ Mİ?


Fakir Yılmaz Yazıyorsam Sebebi Var
fakiryilmaz323@hotmail.com
 
 

30 İlçesi, 151 Köyü, 964 mahallesi olan 16 milyonluk İstanbul metropolünün hemen her köşesinde bulunan iş insanlarımız ve hemşerilerimizi ziyaret ederken birçok insanımızın yaşayıp, ama bir günde olsa hayatında görmediği bir alana yolumun düştüğünü görüyordum, iki mi, üç mü bilmem ama birkaç kez gidip, gördüğüm Kurnadaydım.
Trafiği başta olmak üzere insan yoğunluğu bir hayli olan yarısından çoğu gecekondu, köy olan metropolün sıkıntısından bunaldığınızda nefes almak için bir yerlere kaçmak istediğinizde onca betonlaşma ve gökdelenin arasına, arkasında adeta gizli cennet köşelerinden biri olan Kurnaköy'ün nerede olduğunu anlamak için yeşil doğası içinde milyonlara ve doğaya hayat veren suyun biriktiği barajı anmak ve aramak yeter, artar bile.
İmar yasağının hayrına 'şimdilik' dokunulmayan ama sağından solundan yaklaşan beton binaların yükselmeye devam ettiği Kurnaköy 7 tepeli İstanbul'un diğer tepelerinden gelen kaynak sularıyla toprağı olduğu gibi insanı sulayan Ömerli Baraj havzası içinde de adeta saklı bir cennet köşesi.
Her gün yeni bir gökdelenin yükseldiği, altı, üstü metro için kazınan ama ölenin gömüleceği bir avuç toprak bulunup, açılamadığı İstanbul’un kirletilmemiş ender topraklarıyla olağanüstü güzelliğiyle memleketim Ardahan'ın yaylalarını andıran yeşil alanın içinde bulunan bahçelerinde muhtelif meyveler doğal bir şekilde ilaçsız yetiştirilirken sanayi kenti olarak anılan Kocaeli gibi İstanbul'unda aslında bir tarım kenti, meyve kokuları gelen bahçelerden dev bir köy olduğunu da unutmamak gerekir.
Çünkü gıda kıtlığının yaşandığı, toprağın arpa, buğday, yulaf vermektense beton başaklar diye anılan yapılaşmaya kurban edilmeye devam eden İstanbul'un futbolda 1.lige çıkan ama başta trafik olmak üzere bir çok konuda 39 ilçenin gerisinde, gölgesinde kalan Pendik'in Kurtköy'ünün hemen ardında yaşanılacak bir alan konumunda gelenek, göreneği ve evlerinin önündeki bahçeleri, bakımıyla fark edilen Kurnaköy..


Bugünün yazısına ilham olan köy konağının önünde yollarında gül açar denen ama gül olmayan memleketime inat gül ve çiçek kokuları içinde ele aldığım bu yazım gibi birçok köyü, köşesi hatta mahallesi olan İstanbul'u ve diğer metropolleri kurtarmak için hala gecikilmediğini de anlıyordum, saklı cenneti Kurnaköyü yazarken..
Ve çoğu Selanik göçmeni insanlarımızın yoğun yaşadığı ama memleketim Ardahan başta olmak üzere doğudan kurbanlıkları getirip, burada satarak, taşı, toprağı altın denen İstanbul'da paraları betona dökenlerin de yavaş, yavaş işgal ettiği Kurnaköy konağı bahçesinde yazdığım yazıma son veriyordum.
Ve her geçen gün biraz daha az yaşanılır alan merkezinden çıkan Kurnaköy'den ayrılıp, Bozkurt Besiciliğin sahibi, dostum, iş insanı Mevlüt Bozkurt'un bin bir çiçekle süslü Bülbilan'dan farksız İstanbul'un bir başka yeşil cenneti olan çiftliğinin bulunduğu, sadece marinası, tersanesiyle anılan Tuzla/Tepeören'e doğru yol alırken..



Bu yazı 1148 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

YouTube ArdahanTV Kanalımızı İzliyor musunuz?


YUKARI