Dün, il dışın da olduğum için katılamadığım bir basın toplantısı düzenleyen AK Parti Ardahan Milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay açıklamasında, basından dertli olduğunu da dile getirip, 'bazı yerel gazetelerin yapılanları görmemezlikten gelip, olumsuzlukları ise abarttıklarını vurgulamış ve eklemiş, ‘Menfaat beklentisi içinde olan bazı gazeteciler, kişisel çıkarlarının olmaması durumunda hemen karalama kampanyasına başlıyor.' demiş.
Tüm eleştirilerimize karşın adını her yazdığımız da prof. unvanını elinden almayıp, emeğiyle hak ettiğine inandığım bu diplomasına saygı gösteren gazetecilerin başından geldiğim için ve Ardahan adına beklediğimiz hizmetleri alamadığımızdan dolayı kendisini en çok eleştiren bir gazeteci olarak üzerime aldığım bu açıklamasını Ankara’dan İstanbul’a dönerken okuyunca hem üzüldüm, hem de güldüm..
Üzüldüm,.. Çünkü 'gazeteci geçinenler' dediklerinin, ‘Siz bu lafı kime diyorsun?’ diye bir soru soramadıkları gibi ya bunu kendile rine dediği için yüzleri kızarıp, kabul ettikleri yada bu yönde açıkları vardı da sormamışlar..
Güldüm.. Çünkü Atalay ile değil menfaat, Ardahan’ın sorunları ile ilgili normal bir görüşmem bile olmamış..
Çünkü seçmenin olduğu gibi benim telime de çıkmamıştır.. Birde bizi doğrulayan olumsuzlukları kabul edip, yapamadığı hizmetleri birazcık(!) abarttığımızı kabulüne güldüm..