Toplumun büyük kesimi tarafından içeriği ve anlamı iyice anlaşılmadan kullanılan, “Sende mi Brutus” sözü bana, baskın seçime ya da 2023 yakalanması muhtemel muhalefetin durumunu anlatıyor.
Gerçi bir Brutus hikâyesinin çok yakında yine bu ülkenin siyaset sahnesinde yaşandığını hatırlayanlar çıkacaktır.
Yani, Rahmetli Karaoğlan Ecevit’in çok arayıp, bulduğu ve Anayasa kitapçığını yüzüne yemesi olayına benzer bir durum 2023 sonrası yaşanabilir mi bilmem ama CHP’nin başını, İYİ Partinin omurgasını diğerlerinin eli, kolu ve gözü olmaya çalıştığı muhalefetin, “Başkan”! arayışı sanki bu duruma doğru gidiyor gibi…

Kendi içinde bir türlü bir aday çıkaramayan ve gün geçtikçe sanki dağılacağa benzeyen muhalefet partilerinin koalisyonla başkan arayışı, yazımıza başlık olan “Brutus” meselesine dönme ihtimali ile ilerlemiyor, tam tersi geriliyor.
Çünkü CHP’nin 15 Milletvekilini verip hem seçimlere hem de meclise soktuğu İYİ Parti ve diğerlerinin kendi adayını çıkarma ısrarı ve HDP’ye yaklaşamaması sanki buna işaret gibi…
Kısacası ilk günlerde kapalı kapılar ardından devam eden ve yarım günden 1 saate, ardından 20 dakikaya düşen görüşmeler bize yeni bir Brutus olayının yaşandığını hissettiriyor gibi.
Ve bu his 2023 seçimlerinde en az %40 net oyun olduğuna hala inandığım Erdoğan’a karşı gösterilecek olan Başkan adayının seçilmesi halinde başka Brutus olaylarının yaşanabileceğini söylemekte…
Buna neden ise Sezer’i bulup, aday yapan ve en büyük darbeleri ondan alan Ecevit’i bana hatırlatmasıdır…Ve yine umarım ki öyle olmaz, umarım Brutus olayından önce bir Ekmeleddin vakası yaşanmaz, umarım toplumun en az %51’in onay vereceği bir isim bulunup, aday yapılır…

**Sahtekarlığın Diğer Bir Adı
Dernek, Federasyon yetmedi Platform…
Seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte yeniden sahaya çıkan sahtekârların kendilerini pahalıya satmak için buldukları diğer bir isim olmaya başlayan “platform” kelimesi, bugünlerde bir hayli revaçta ve toplumun adam saymadığı kişilerce yeniden sıkça kullanılmaya başlandı.
Amaçlarının başta seçimden seçime siyasileri etkilemek, ardından pazarlamak ve kazanan o siyasinin bir yere gelmesi halinde “Biz yaptık, bizim adamımız” demek olan bu sahtekâr, sözde dernekçi, federasyoncu, platformcular bugünlerde yine sahne almaya ve her zamanki tiyatrolarını oynamaya başlamışlar bile.
Başta memleketim Ardahan’ın olmak üzere, diğer kentlerin adlarını da kullanan bu sahtekârların bunu yapmasının nedeni de mevcut resmi kurumlar olan STK, dernek ve federasyonlarca ciddiye alınmaması ve kapıya konulmamasıdır.
Yani benim de bir dönem başında olduğum ve Ardahan Dernekçiliğinin en üst çatı kurumu haline getirip, bıraktıktan sonra adı unutulan ama birilerinin seçim içinde logosunu cebinde taşıdığı bir zamanların Ardahan Dernekler Federasyonu gibi toplumdan ve siyaset arenasında kabul gören kurumların onaylamadığı pis işleri yapmak ve kendilerini pazarlamak için sözde platformlar kuranların yaptıkları diğer bir eylem de partilerin genel merkezlerini baskı altına alma çabasıdır.
Neymiş efendim, “Biz derneğiz, federasyon yetmedi platformuz falan adamı, filan şahsiyeti destekliyoruz,” diye partilerin genel merkezlerini artık kimsenin kullanmadığı fakslar aracılığı ile baskı altına almaya çalışan bu sahtekârların ciddiye alınmaması gerekir.
Çünkü bu “platform sahtekârlarının yıllardır hep aynı ayak oyunları ile toplumu olduğu gibi, siyasileri kandırdıkları için bu memleketin bu halde olduğu da bilinmeli, unutulmamalıdır.
Ve bunların amacının Ardahan ya da diğer 80 vilayet yani ülke değil, kendi öz çıkar ve menfaatleri söz konusudur. Bunu yaparken de her seçim döneminde olduğu gibi bu seçimde de kendilerine birer oyuncak bulup, bugünlerdeki gibi “Dernek, federasyon ve platform” tiyatrolarına devam ederler…