#DALKAVUK;Osmanlı döneminde öylesine ileri düzeydeymiş ki; sizin gibi.!.
Padişahın öküzleri ekin ekerlerken, yoldan geçen bir kaç kişiden biri, feryadı figan eder gibi sevinmeye başlamış..Yol arkadaşları sormuşlar ne oldu? ne bu sevinç çığlıkları atıyorsun. Adam görmediniz mi; padişahın öküzü ekin ektiği yerde bana baktı, demiş. Merak ediyorum sizin padişahınız sizin yazdıklarınızı görüyor mu ki, ulu orta şalvarınızı yırtıyorsunuz ?..
SARI KADI, KARA KADI, KEMİK-KÖPEK
Hızır paşanın Sivas’ta Kara Kadı ve Sarı Kadı adlı iki kadısı vardır. Bu iki kadı da aldıkları rüşvetlerle, haklıları haksız çıkarmakta, adaletsizlikleriyle ünlüdürler...SİZİN GİBİ. Yoksul halkın bu iki kadıdan çekmediği kalmamıştır.
Pir Sultan Abdal da iki köpeğine Sarı Kadı ve Kara Kadı adlarını vermiştir. Pir Sultan Abdal köpeklerini Kara Kadı, Sarı Kadı diye çağırınca, düşmanları gidip Hızır paşaya söylerler. Adlarının köpeklere verildiğini duyan kadılar küplere binerler. Hemen Pir Sultan Abdal’ı tutuklatıp Sivas’a, huzurlarına getirirler. Köpeklerinin adlarını sorarlar. “Evet” der. “Benim köpeklerimin adı Kara Kadı ve Sarı Kadı’dır. Ama bir fakla; benim köpeklerim haram yemez.”
“Köpeklerinin haram yemeyeceğini nereden biliyorsun?” diye sorarlar.
Pir Sultan Abdal “İsterseniz deneyin” diye yanıt verir.
Denemeye karar verirler. İlin ileri gelenleri toplanır ve bir kaba haram, bir kaba haram olmayan yemek hazırlarlar. Kapları işaretleyip kadıların huzuruna getirirler. Kara Kadı ve Sarı Kadı önlerine konan haram yemeği bir güzel yerler. Sonra aynı biçimde köpekler için yemek hazırlanır. Pir Sultan Abdal’ın Kara Kadısı ile Sarı Kadısı ise, içinde haram yemek olan kabı bir kez kokladıktan sonra yemeyip haram olmayan yemekten yerler. Böylece ilin ileri gelenleri kadıların haram yediklerini öğrenirler. Bunun üzerine Pir Sultan Abdal da “iyi köpek kötü kadıdan efdaldır (yüksektir, erdemlidir).” diyerek köpeklerin gözlerini öper.
Hani siz benim önüme KEMİK ATACAKSINIZ YA; "Sizin haram nemanızı benim kapımdaki köpeklerim bile yemez" emin olun. Anadoluda dost için söylenen bir söz vardır; "etini yesem bile kemiğini saklarım". Şimdi siz şu hınzır paşanız'ın etini yiyorsunuz, kemiğini neden bana atıyorsunuz?. Bakın sizi bir maşa gibi kullananlar daha önce bana bir çok teklifle gelmişlerdi. Ben bu teklifi kabul etmiş olsaydım, bu gün ne o yazıyı bana yazmış olurdunuz, nede kadıoğlu kadimleri sarı kadı, kara kadıları siz.