Süleyman peygamber bildiğimiz üzeri tüm canlılarla konuşa bilen bir peygamberdi.
Bir gün sohbet esnasında dinleyen sahabelerinden bir gelmiş ve Süleyman peygambere şöyle demiş.
'Şu karşı daki heybetli korkunç adam kim?' demiş.
Süleyman peygamber, 'hani şu canımızı almaya gelen melek varya Azrail işte o melek bu..' demiş.
Adam korkup irkildi ve sözlerine şöyle devam etti..
-Sanki benim canımı almaya gelmiş gibi baktı çok korktum demiş. Sen büyük güçlere sahi bir peygambersin ne olur beni uzağa at ki bulamasın..
Süleyman peygamber, 'eğer senin canını almaya geldiyse o seni bulur' demiş buna rağmen sahebenin ısrarına dayanamayıp, 'peki nereye gitmek istersin?' demiş
Sahabe, 'En uzak yer hindistan beni Hindistan'a atarmısın demiş. Süleyman peygamber hemen onu Hindistan'a göndermiş.
Kapı aralandı ve Süleyman peygamber, 'buyurun, hoşgeldiniz sohbetimize..' demiş.
-Ooo beni tanımadı mı dostum. demiş Süleyman peygambere şaşkın şaşkın hayır tanımadım demiş Süleyman peygamber.
Ben senin en iyi dostun Azrail demiş.
Süleyman peygamber şaşkınlık içinde şöyle devam etmiş sözlerine..
'Az önce çok yaşlıydın ve içerde oturuyordun' demiş.
Ve şöyle devam etmiş.. 'Hata sahebelerden biri senden çok korkmuş beni uzağa at dedi. Bende onu uzağa atım..' demiş.
Azrail aleyselam da sözlerine şöyle devam etmiş.
-Ha işte bende Hindistan'dan geliyorum demiş. Bana verilen listede o adamın canını Hindistan'da alacağım yazıyordu. Burda senin yanında görünce çok şaşırdım demiş. Baktım çok korktu senden Hindistan'a gitmek istediğini söyleyince sende onu oraya attın bende peşinden oraya gittim canını aldım ve geldim demiş...!
Yani kısadan hise kaderimizde ne var ise onu yaşarız ne fazla ne eksik biz bu hayat için planlar yaparken oysaki rabbim hepimizin neler yaşayacağını ve nerde öleceğini daha biz dünyaya gelmeden hepsini yazar biz ise sadece onu yaşarız umarım rabbim güzel yaşıyanlardan eylesin bizleri...