Halkımız her zaman ki gibi bu bayramı da hep birlikte kutluyor. Ortaklaştığımız, birleştiğimiz günlerdir bayramlar. İnsanımız inancı ile geleneğini bir yaşam tarzı haline getirmiştir. Bayramı sevinçle, coşku ile en yüksek değer olan paylaşma duygusu ve içtenliği ile kutlamaktadır. Kurban kesiyor, kesme olanağı olanlar olmayanlarla paylaşıyor. Bazı hayırseverler de kurdukları dernek, vakıf ve benzeri kuruluşlarla bu yardımlaşmayı sağlıyorlar. Bu gönüllü kuruluşlarda hizmet görenlerin gönüllü hizmetleri insanlık tarihinden beri var olmuştur. Dinden geçinen istismarcılar, halkın inanç değerlerini çıkarları doğrultusunda kullanan kimi istismarcıların olduğu da bilinmektedir. Bu istismarcılar da daha çok dine ve dindara inancını sarsıyor, inanca zarar veriyorlar.
CİNNET HALLERİ
Doğumdan ölüme kadar sağlığımızı emanet ettiğimiz doktorlarımız görev başında bıçakla, silahla öldürülüyorlar. Aile içi şiddet ve töre cinayetleri nedeniyle kadınlarımız ve çocukları öldürülüyor. Bir cinnet hali almış başını gidiyor.
Bu cinnet halini besleyen kutuplaşma; bireyin özgürce her türlü inancını, düşüncesini teminat altına almakla sorumlu olan siyasilerimiz tarafından da ne yazık ki yapılmaktadır.
Bu cinnet halini besleyen kutuplaşma; halkı sevgi, merhamet, adalet ve hoşgörü ile bir arada tutma görevi olan bazı din adamlarının halkı kin ve nefrete varan açıklamalarıyla bu nefreti beslenmektedirler.
Annesini tedavi eden doktoru cinnet geçirerek katleden, sonra da intihar eden bu kişi nasıl bir nefret ortamında etkilendi acaba!
Bu cinnet ruh halinde payı olanların, siyasi emelleri için bu ülkeye ne kadar kötülük yaptıklarını, sevgi ve merhamet dinini kendi sakat mantıkları ile nasıl kötü temsil ettikleri gün be gün görmekteyiz.
Cemaat yurtlarında meydana gelen ahlaksızlıkların iktidar ve medyası tarafından açıkça kınanmaması ve adeta arka çıkmaları, din üzerinde bir gölge düşürdüğü gerçek inanç sahiplerini de incitmektedir.
BU NASIL BİR DİN ADAMI!
Konya Şehir Hastanesi'nde görevli iken hasta yakını tarafından öldürülen Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ekrem Karakaya'nın ardından tepkiler çığ gibi büyürken, Konya’nın bir Merkeze bağlı Selçuklu İlçesi Bosna Hersek Camii imamının cuma hutbesinde verdiği vaaz birçok inançlı insanı hayrete düşürdü!
İmam, Öldürülen doktoru kast ederek; "Bugün arife günü. Bir doktor öldürüldü diyerek, devletin, milletin aleyhine, hastanelerin hiçbir tanesi görev yapmadı. Günlük iğne, serum, tedavi olacak adam var. Bu kadar fırsatçılığa da gerek yok. Yani bu neyi getirir, doktorların daha fazla öldürülmesini getirir. Bu bir tahriktir ya! Geçen hafta kadın cinayetlerini anlatmadım mı? Televizyonda göstere göstere kadın cinayetlerini çoğalttık. Bu neyi getirir? Sen gittin hastaneden boş döndün, iğne yapılacak, oğlun ölecek elinde. Doktor da dedi ki 'Sen git grevdeyiz.' Sen öldürmez misin, sövmez misin, dövmez misin? Buna fırsat vermeyelim ya. Herkes akıllı olsun kardeşim. Kimse istemez bir doktorun ölmesini, polis, askerimizin şehit olmasını. Ama devlette devamlılık esası var. Şimdi ben şurada kalp krizi geçirsem bu kadar millet cuma namazı kılmayacak mı? Beni de kaldırır şu kenara koyarlar, cuma namazını kılarlar, ambulans gelip alır götürür. Bu kadar basit. Devlette devamlılık esastır" ifadelerini kullanmıştı.
İmam Efendinin, dinin özünün hak, hukuk olduğundan haberi yok! Yasalardan ve Anayasa’dan da haberi yok. Bu cahil İmama birisinin grevin anayasal bir hak olduğu, herkesin farkındalık yaratmak ve sesini duyurmak için gösteri ve yürüyüş hakkının olduğu, uyarı grevlerinin de yasal olduğundan haberi yok. O İktidarın gözüne girmek için kutsal mekân ve dini kullanıyor!
Tam bir cehalet ve bir o kadar da yaranma örneği! Bir din adamına yakışmayan, toplumu kin ve nefrete sürükleyen bir vaaz. Hem de Cuma namazı esnasında!
Bir Allah’ın kulu ; ‘’Yahu sen nasıl din adamısın, bir cinayet işlenmiş, pırıl pırıl bir kalp doktoru öldürülmüş sen ise halkı kin ve nefrete sürüklüyorsun. Senin arkanda namaz kılınmaz demiyorlar!’’
Cemaatten bir kişi de çıkıp; b