Okumak Üzerine...

Günümüzde "Boş zamanlarınızı ne ile değerlendirirsiniz?" diye sorulur ve mutad olduğu üzere verilen cevap "okuyarak" diye başlar..değil mi?

Bu soruya verilen cevap okuyarak denir ve ardı sıra hoşa giden bir dizi etkinlik sıralanır. Bunlarada bizi hiç bir yere götürmeyen hobi denir.

Bu soru ve onun soruluş tarzı zannedildiği kadar masum değildir.

Burada OKUMAK bir boş zaman meşgalesi olarak yansıtılmaktadır.

Bizlere OKUMAK hobi olarak yapılması gereken birşeymiş gibi yansıtıldı.

Ve boş zamanlarınızda ne yaparsınız sorusuna "kitap okuruz" dedik.

Yanıldık...

Felsefe üzerine...

Schopenhauer şöyle diyor....iki tarih vardır...biri siyasetin diğeri edebiyat ve sanatın.

İlki iradenin ikincisi aklın tarihidir.

Bundan dolayı ilki irkitici ve hatta dehşete düşürücüdür. Buna mukabil diğeri her yerde zevk verici, sakin ve asudedir.

Onun ana dalı felsefe tarihidir. Bu gerçekte onun bütün seslerin altında yer alan pes perdeden sesidir ve Dünyayı yönetir.

Bu yüzden doğru olarak anlaşıldığında felsefe, her ne kadar çok yavaş işlerse de en kuvvetli maddi güçtür.

Düşünmek Üzerine...

Bir kütüphane çok geniş olabilir; fakat düzensiz ise küçük ama derli toplu bir kütüphane kadar kullanışlı ve yararlı değildir.

Benzer şekilde bir insan çok büyük bir bilgi yığınına sahip olabilir; fakat kendi kendine üzerinde düşünerek bu bilgiyi gerektiği gibi işlememişse üzerinde uzun uzadıya düşünülmüş çok daha küçük bir bilgi miktarından daha kıymetsizdir.

Okumak ve öğrenmek herhangi bir kimsenin kendi özgür iradesiyle yapabileceği şeylerdir. Fakat düşünmek böyle değildir..

Düşünmek tıpkı bir ateş gibi bir cereyanla yahut hava akımıyla tutuşturulmalı ve konuya duyulan bir ilgi ile beslenmelidir.

Kendi dehasının klavuzluğunda ilerleyen, kendi kendisine düşünen, doğru şekilde düşünmeyi öğrenmiş olan insan, şaşmaz bir pusulaya sahiptir.

İnsan ancak kendi düşüncelerinin kaynağı kuruduğunda okumalıdır.