Buralarda insanlar vazolardaki naylon çiçekler gibidir xalê min.
Sen solmadığını sanırsın
Ama öyle değil!
Mevzu derin...
Biz karlı dağların şahinleriyiz Xalê min
Asfalt yollara sığmaz gölgemiz
Açılmaz kanatlarımız el yapımı uçurumlara
Aşk bizden uzak buralarda
Oysa; kurulu bir sofraydı Kısır dağının eteklerinde aşk
Kah vurur, kah vurulurduk…
Bana sözün vardı Xalê min
Bir gün döneceğiz seninle o gûzelîm Xoçvan’a.
Uzanacağız sırtüstü çimenlerine Xoçvan ovasının
Sen Karaçayırda tor atarsın
Ben ateş yakarım.
Sen nevaleyi çıkarırsın ufak, ufak
Ben çaktırmadan çekerim kafayı
Sen aslında biliyorsun mevzuyu da; çaktırmıyorsun.
Biraz havadan sudan konuşuyoruz seninle
Sonra uzanırız sırt üstü çimenlere
Kaçışan bulutları izleriz
Ewrê Şano kaşlarını çatınca da telaşla toplanırız
Bakarsın yalancı bir yaz yağmurudur.
Gök kuşağı açılır
Çocuklar gibi eğleniriz...
.jpg)
Sonra, alabalık avlarız seninle Germık'te
Sen askerlik anılarını
Ben sana mahpushaneyi anlatırım
Tırki, Kurmanci tevlıhev bıkın emê
Birlikte çıkarız ziyaret tepesine
Hoçvana ovasına bakarız kuş bakışı
Bir de bakmışız akşam olmuş
Sen; “artık gitme zamanı yeğen” dersin
Ben hüzünlenirim.
Ax be Xalê min
O an elim ayağım dolaşır birbirine
İçim bir tuhaf olur
Ne zaman şöyle bir kapatsam gözlerimi
Bir iç çeksem
Annem kokuyor Hoçvan ovası...