Halkların “Savaşa Hayır” demesi, sokaklara dökülmesi, dünyada ki siyasi liderler için hiç bir şey ifade etmiyor. Bu anda “3. Dünya Savaşı” iddiaları iyiden iyiye dillendirilmeye başlandı.
Halkların “Savaşa Hayır” demesi, sokaklara dökülmesi, dünyada ki siyasi liderler için hiç bir şey ifade etmiyor. Bu anda “3. Dünya Savaşı” iddiaları iyiden iyiye dillendirilmeye başlandı.
Peki, savaş neden çıkıyor veya çıkarılmaya çalışılıyor bu konu hakkında meseleye derinlemesine bakmak gerekiyor.
Bir yandan Rusya’nın eski SSCB cumhuriyetleri üzerindeki hegemonyasını sürdürme çabaları, öte yandan ABD ve AB’nin bu ülkeleri yanlarına çekerek Rusya’yı yalıtma ve zayıflatma politikaları bugün Ukrayna’da yaşanan krizin temel nedenidir.
SSCB’nin dağılmasından bu yana başta ABD olmak üzere Batılı emperyalist güçlerin dünya politikasını belirleme girişimlerini büyük ölçüde sineye çekmek zorunda kalan Rusya, Putin’le birlikte bu kez emperyalist nitelikte büyük bir güç olarak dünya sahnesine çıkmıştır.
Putin Rusya’sı açısından Ukrayna’nın NATO’ya ve AB’ye katılması artık geri adım atılamayacak bir kırmızıçizgiyi ifade ediyor. NATO askeri üslerinin ve ABD nükleer cephaneliğinin yer aldığı bir Ukrayna, Rusya tarafından açık bir tehdit olarak algılanıyor. Bu yöndeki gelişmelerin Rusya’yı eninde sonunda Ukrayna’ya aktif bir müdahaleye sevk edeceği aslında gün gibi ortadaydı; nitekim 2008’de benzer gelişmeler karşısında Gürcistan’a Rus ordusunun girişi de bunu gösteriyordu.
SSCB’nin dağılmasından bu yana AB ve ABD de, Ukrayna’yı Rusya’nın etki alanından çıkararak kendi nüfuz alanları haline getirmek için her türlü girişimde bulundular. Ukrayna’nın AB ve NATO üyesi yapılması için çalıştılar; Ukrayna’daki faşist güçleri her açıdan desteklediler, Batı yanlısı oligarklarla yoğun ve organik ilişkiler geliştirdiler, kurdukları «sivil toplum kuruluşları»na Batı propagandası yapabilmeleri için milyarlarca dolar akıttılar, sözde devrimler («turuncu devrim») tertiplediler. Tüm bu girişimler, bugünkü krizi besleyip büyüttü. Buna rağmen AB ve ABD’nin, krizin başlangıcından bu yana Rusya’yı Ukrayna’nın içişlerine karışmaması konusunda uyarması tipik bir emperyalist ikiyüzlülüktür.
Ne var ki, AB ve ABD’nin Ukrayna’yı Rusya’nın etki alanından çıkartmak istemesi, Rusya’nın attığı adımları mazur görmemizi hiç de gerektirmez. Rusya’nın Ukrayna’yı kendi toprağı, arka bahçesi, her istediğini yaptırabileceği bir hizmetçisi olarak görmesi, Ukrayna’yı her fırsatta köşeye sıkıştıran ekonomik ve siyasi girişimlerle horlayıp küçümsemesi Büyük Rus şovenizminin ifadesidir. Bu bal gibi Rusya’nın yayılmacı ve emperyalist politikalarına işaret eder.
Özet olarak Rus ve ABD emperyalizmi dünya halkları için kan ve gözyaşından başka bir şey getirmeyecektir.
NATO ile Rusya arasında gerçekleşebilecek bir çatışma da devam eden 3. Dünya Savaşını bir üst faza taşıyacaktır. Savaşta insanların ölmesi, Ukrayna’nın yerle bir olması ABD emperyalizminin umurunda değildir. ABD emperyalizminin amacı açıktır; bir taraftan Rusya’yı yıpratmak diğer taraftan ise AB’yi kayıtsız şartsız arkasına yedeklemek ve böylece yürüyen emperyalist savaşta hegemonyasını yeniden tesis etmek. O nedenle ABD emperyalizminin oyununa gelmemeliyiz…