“Savaş zaruri ve hayati olmalıdır.
Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça,
SAVAŞ BİR cinayettir”

Mustafa Kemal Atatürk

Dünya lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün bu anlamlı sözü yaşanan Rusya-Ukrayna savaşı ile ilgili her şeyi açıkça ortaya koymaktadır.

Yaşanan bu savaşla ilgili ağzı olan konuşuyor… Hemen hemen herkes tek ağızdan “SAVAŞA HAYIR” diyor.
Televizyon ekranlarında yorum yapanlar, gazete sütunlarında yazı yazanlar “savaşa hayır” diye yazılar yazıyor ancak meselenin arka planını yazan, anlatan pek yok…

Putin’in bu savaşta günah keçisi yapılırcasına yorumlanması büyük bir haksızlıktır diye düşünüyorum. Putin durup dururken savaş yapmadı. Bu savaşın Rus halkı ve bölge halkları için Atatürk’ün sözünde olduğu gibi “zaruri ve hayati” olması nedeniyle, ülkesinin ve bizimde içinde bulunduğumuz bölgenin hayati tehlikeye maruz kalması nedeniyle haklı olarak gereğini yaptı. Açık yüreklilikle söylüyorum, bu savaşın suçlusu Putin değil, asıl suçlu ABD emperyalizminin yayılmacı politikası ve AB ülkelerinin de ABD’nin akıttığı bulanık suda kulaç atmasından çıkmıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra dağılan doğu bloku ülkelerinden Romanya, Bulgaristan, Slovakya, Slovenya, Litvanya, Letonya, Estonya resmen NATO üyesi oldu. Hem de Rusya ve ABD bu konuda anlaşmalarına rağmen… Ukrayna’nın batı sevdası, bardağı taşıran son damlası oldu. Nato Ukrayna’ya konuşlanırsa Rusya’nın güvenliği tehlikeye girmez mi?

Elbette hem Rusya hem de bölge halkları için büyük tehlike oluşturacaktı. Bu zorunluluğun gereğini Putin haklı olarak yaptı.

Yaşanan bu durumla ilgili Türkiye olarak NATO’nun dümenine uymadan, tarafsız olmak bu savaşın tarafı olmamamız gerekir. AKP iktidarının Rusya tarafından tanınan devletlerin tanınmasını, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü olarak görmesini Suriye’deki politikasıyla çeliştiğini görüyoruz. Dış politika çocuk oyuncağı değil, eğilip, bükülmeden hareket edilmesi ülke menfaati için önemlidir.

Zorunlu olmadıkça savaşlara hayır demek insani bir görevdir. Analar ağlamasın, evlatlar bir hiç uğruna ölmesin diyorum.