Aylardan Haziran ve yine Ardahan sokaklarında dolaşmanın keyfini çıkarıyorum. Attığım her adımda özlemlerimi büyük bir açlıkla gideriyor, cadde ve mahalleleri tekrar tekrar turluyorum, bıkmadan usanmadan... Çocukluk geçmişimin geçip gittiği o kutsal yerlerde zamanda yolculuk eder gibi kâh hüzünlendim, kâh duygusala bağladım.
Dolaştığım sokaklarda ne sohbet edecek bir tanıdık yüz, ne de hüznümü paylaşacak candan bir dost bulabildim. Gözüm Gaşgacı Simo'yu, Tekelci Timur Tekgül'u, petrolcü Şefik Aktürk'ü, Simsar Cimo'yu, Velli Enver'i, hancı Mehrali'yı, foto Nejat Şener'i, Lastikçi Murat'ı, Çaycı Ali Yıldız, Gadana Zikri, Laz ihsan, Halil Aktürk ve Şapkacı İbo'yu aradı. Hiç birini bulmanın mümkünü olmasa da, onların gezindiğim sokaklarda yaşamış olduğunu hissedebilmek bile heyecan vericiydi. Ardahan her zaman olduğu gibi yine gürültülü bir şehir ve yine gelişigüzel park eden araçlarca işgal ediliyor durumda. Öyle ki, kimi yerlerde ikinci şeritler bile park alanı haline getirilir, yollar daraldıkça daraltılıyor ve kimsenin bu durum karşısında sesi çıkmıyor. Şehir merkezinde geliş gidiş olarak kullanılan yolların sürücüler tarafında bilinçsizce kullanılıyor olması, zaten keşmekeş olan Ardahan trafiğini daha da içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. Şahit olduğumuz bu sinir bozucu resim üzerimizde olumsuzmuş gibi bir izlenim bıraksa da, Ardahan'da birçok alanda gelişmelerin yaşandığını görüyor olmak umutlarımızın yeşermeye başladığının kıvılcımlarını saçıyor. Ardahan artık o bildiğimiz esnafı siftah yapmadan dükkân kapatan, köylüsü sefalet ve borç harç içinde yaşayan, öğrencisi ülke başarı sıralamasında en diplerde yer alan Ardahan değil. Sanki üzerindeki ölü toprağını atmanın hamlesini başlatmış ve daha bir kaç yıl öncesine kadar " Bu şehirden bir şey olmaz,, minvalinde taşıdığımız karamsar ve kaderci önyargılarımızı yıkmaya şartlanmış bir kararlılık sergiliyor. Ekonomisindeki gözle görülür hareketliliğin yanı sıra, ticaret alanında yaşanan olumlu gelişmeler ister istemez insanlarımızın sosyal yaşamlarına da yansımış durumda. Esnaf artık iş yapabiliyor ve yüzü gülüyor. Köylümüzün durumu dünden daha iyi ve geçimini sağladığı tek geçim kaynağı olan hayvan ve hayvansal ürünlerini istediği an nakde çevirebilir durumda. Ardahan üniversitesinin bölgede hayata geçmiş olması, eğitim alanında bir türlü sonunculuktan kurtulamadığımız o başarısız tabloları tersyüz etmiş, çıta biraz daha olumluya doğru ivme kazanmış. Bu durum Üniversitelere giren öğrencilerimizin sayısında önemli artışların gerçekleşmesini sağladığı gibi, ülke başarı sıralamasında üst sıralara doğru yükselmesine sebep olmuştur. Bunun doğruluğunu anlamak için Ardahan'ımızın köy ve şehir merkezinde küçük bir araştırma yapmak yeterlidir. Yapılacak araştırma sonucunda görülecektir ki, her evde mutlaka bir üniversiteli öğrenci vardır ve üniversitelileşme başarısında oransal katkısı yadsınmayan kız öğrencilerimizin göğsümüzü kabartan gurur tablosu ortaya çıkacaktır.
Gelelim halkın alım gücü ve sosyal anlamdaki refah boyutuna; Kırsal kesimler dâhil olmak üzere, tüm yerleşim yerlerinde reform sayılabilecek derecede sevindirici iyileştirmelerin başlamış olduğunu ve bu gelişmeler ışığında büyük bir zihniyet değişikliğine doğru önemli bir mesafenin kat edildiği göze çarpıyor. Yerleşim yerlerindeki yapılarda başlanan inanılmaz değişimlerin yanı sıra, özgüvenini daha da güçlendirmiş bir birey olma yolunda önemli sayılabilecek kazanımlar elde edilmiş. Buna en iyi örnek, özellikle kırsal kesimlerde ( köylerde) birçok evin yeniden inşa edilerek, taş duvar, derme çatma ve topraktan damları olan sığınak kültüründen tamamen arındırılmaya başlanmış olmasıdır. Geçmişten alışılagelmiş sığınak kültürü yerine, insan onuruna yaraşır nitelikte ve her türlü ihtiyaca cevap olabilen konforlu, betonarme binalar inşa edilerek, banyo, tuvalet gibi en olmazsa olmaz temel yaşam alanlarını içerisinde barındıran modern meskenler hayatın içine dâhil edilmeye başlanmış. Bunun yanı sıra, her evin kapısında modeller düşük ve değişkenlik gösterse de, mutlaka insanların ayaklarını yerden kesen bir otomobil ve çeşitli iş makineleri eksik değil. Eskilerde her evin ahırında mutlaka bir at olmalıdır sözü, şimdilerde her evin kapısında mutlakla bir otomobil olmalıdır şekline dönüşerek anlamını yitirmiştir. Gözlemlediğim bütün bu olumlu değişimler, Ardahan'ımızın gelişmişlik düzeyini göstermesi bakımından örnek bir kıstas mıdır diye sorulacak olursa? Buna verebilecek cevap tabi ki hayırdır ve daha çok yolumuzun olduğudur. Fakat bu son ziyaretimde edindiğim olumlu ve güzel izlenimler ışığında vardığım bir nokta var ki, o da Ardahan'ımız için güzel günlerin çok yakın olduğudur. Bir halkın gelişmişlik düzeyini gösteren üç kıstas vardır ve bu kıstaslar tıpkı sacın üçayağı gibi bir bütünü vücuda getirir. Bunlar sırasıyla Eğitim, ekonomi ve sosyal alanlardaki reel gelişmelerdir. Eğer bir toplumda belirttiğimiz bu üç ana unsur mevcutsa, hiç bir zaman güzel şeylerin olmaması için neden kalmaz. Görünen odur ki, sacın üçayağına çok yaklaştık ve altını doldurmak tüm Ardahanlılara düşmektedir.
Burada özellikle Ardahan dışında yaşayan on binlerce hemşerimize büyük görevler düşmektedir. Yılda bir kez bile olsa doğup büyüdüğünüz Ata, Baba topraklarımızı ziyaret ettiğiniz takdirde, Ekonomik, Sosyal ve Eğitim gibi özdeşleştirdiğimiz sacın üçayağının tamamlanması ve altının doldurulması için büyük katkı sunmuş olacaksınız.
Haydi, tatile, hep beraber Ardahan'a...