Sanal ortam da düşüncesini aktaranın adım adım takip edildiği ve ayda bir en az yüz insanın gözaltına alınıp tutuklandığı ve ajan dediğimizin ajanslara haber diye servis edildiği ülkemde aspirinden daha kolay bulunan bonzai ve diğer uyuşturucu maddelerinin toplum nezdinde yarattığı deformasyonunu dün bu kentte yaşanan yeni bir cinayetle bir kez daha gördük.
Halbuki olay olmadan önlenmesi için kurulan onca birimin ve teknoloji imkanlarının sadece düşüncesini aktardığı için sanalda yazdığı iki satırla yani İstanbul İl Başkanı olan gelinimiz Kaftancıoğlu gibi terörist ilan edilip, soruşturma açılıp, ardından içeri tıkatıldığı şu günlerde bu küçücük hatta öksürsen karşıdan duyulacak küçük bir Ardahan’ da nasıl olurda, bonzai ve benzeri uyuşturucu maddeleri aspirinden daha kolay bulunuru düşünmek lazım değil mi ?
Her yaşanan olayı, “Sus testisi su yolunda kırılır” diyerek ucuzdan kapatanların bu kentin, bu ülkenin gençliğinin hatta yaşlısının uyuşturucu bataklığında olduğunu görmek istememesi kadar acı ne olabilir ki?
Toplumsal duyarlılığı köreltmek için yatak odalarımızın bile yakın takibe alındığı ve bu yönde milyonların harcandığı güvenlik teşkilatlarının sadece her yaşanan olay ve ölüm ardından olay yeri önlemi, incelemesi, otopsi işlerine bakmak için kurulmadığını da anlamak gerekmez mi?
Son KYK öncesi iç işlerinden sorumlu bakanın, “bacaklarını kıracağız “ diyerek işaret ettiği uyuşturucu baronlarının bu kentte yarattığı bataklığın sineklerinin eksi 40’lara varan hava sıcaklığının yaşandığı bu kentte uçması ne kadar normal bir durumdur.
Bilinmez ama sinekler gün geçtikçe eşek arısı olup, toplumun her ferdine korku saldığı da diğer bir gerçektir.
Öyle ki; Bu sineklerin ve eşek arılarının işadamı diye kabul edilip, yatırımcı olarak sayıldığı da hatta resmi protokollere de alındığı da görülen bu kentte son aylarda yaşanan ölümleri araştırmayan ve bu yönde bir çaba ortaya koymayanlarda onlar kadar uyuşturucu bataklığının büyümesine katkı sunmuyorlar mı?
Bilemeyiz ama bu kentte ve bu ülkede her geçen gün Meksikalaşan bir ortamın doğduğu ve onun yarattığı korku imparatorluğunun yayıldığı açıkça görülmekte ve sadece izlenmektedir.
Yarın çok geç olmadan bu güne bakılması gereken bu önemli sorunun yine toplumsal hareketle ve samimi çabalarla en aza indirileceğini bilmemize karşın gerek yaratılan korku imparatorluğu gerekse bananecilik, “Bugün bana, yarın sana” yı işaret etmekten öte bir şeye yaramıyor biline…