Rektörlül seçimi unutulan Ardahan Üniversitesinin Ardahanlı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şeref Kılıç ve ekibin hazırladığı ‘Yenilenebilir Enerji Kaynakları Projesi’ İstanbul’da yapılan enerji toplantısı öncesi Çanakkale Üniversitesiyle birlkte masaya yatırıldı..
Kışı gibi baharı, yazı da bir türlü ekonomiye dönderilemeyen ülkenin ve Ardahan doğasını alt üst etmeden enerjiye çevrilebileceğini anlatmaya çalışan bu projenin ve buna benzer projelerin enerjimize enerji katacağını bilmeli ve bu göre destekler sunulmalı denen bu proje eğer gerektiği desteği görürüse bölgede de ilk olacak.
Evet Kura Nehrinin önünü Beşikkaya Barajı ile kesip, Artvin’ akıtmaya çalışanlar, Posof’un olduğu gibi Hanak’ın ve Çıldır’ın Kura kanyonlarını sular altında bırakan HES’leri görmeyenlerin ‘Yenilenebilir Enerji Kaynakları Projesi’ ile ilgilenmesini ne kadar bekleriz bilmem ama Şeref hoca’nın önderlik ettiği bu projenin önce Ardahanlılara sonra havaalanına karşı olan yerel siyasilere, al yapıştırla gazete çıkaran basın mensuplarına anlatıldıktan sonra ulusal medya ve basına da anlatılmalı diye düşünüyorum.
Çünkü dünya ‘Yenilenebilir Enerji Kaynakları Projesi’ lerine büyük destekler veriyor..
**Hırsızlarla çalışmak..
Bölgemizin ana geçim kaynağı olan hayvancılığın ne zor şartlarda yapıldığını ve ne emekler harcandığını uzun uzun anlatmaya gerek var mı bilmem ama bir çocuğa bakmaktan daha zor ve meşakkatli iş olan hayvanların bir anda çalınması da o kadar zor ve üzücü bir sorun..
Evet büyük emek ve çabalar karşılığında yetiştirilen hayvanlar çalan alçakların bugünlerde yeniden ahırların etrafında cirit attığı Ardahan’da son bir iki ay içinde çalınan ve ne hikmetse bulunmayan hayvanların nasıl olup bulunmadığını da merak etmek gerek..
Çünkü çalınan hayvanların cebe para olarak girmeden önce saklanmayacak kadar büyük olduğunu hırsızlarda, o hırsızları yakalaması gerekenlerde iyi bilmektedir.
Nasıl olup bir değil, iki değil 10, 1 büyükbaş hayvanın bir anda ortada kayıp olup, bulunamadığını merak ederken hayvanları çalınanların da bu yönde suçlu olduğunu da demek gerekir..
Çünkü hırsızların çaldığı hayvanlarını bulmak için bir taraftan güvenlik güçlerini arayan diğer yanda hırsızların ortakları ile işbirliğine giren hayvan sahiplerini de biliyoruz..
yani hayvanımı bulayım da gerisi önemli değil deyip hırsızlarla çalışanlar oldukça..
**Savaşa Hazır mıyız?
İsrail’in sesinin sedasının kesildiği, Türkiye’nin savaşçı kesildiği bir Ortadoğu var artık..
Ve başta Suriye’de olmak üzere Irak’ta askeri olan ve bizzat cephede savaşan bir ülke..
Komşularla sıfır sorun diye çıkılan yolda kendini düzenli ordular değil, karma karışık silahlı gruplar karşısında savaşın içinde bulan bir ülkenin nasıl olup, oradan geri döneceği şimdiden tartışılırken, idarecilerimizin değil dönüş daha da ileriye gidip, ülkenin gerçek gündemini saklayıp, gözleri oralara çekmek olduğunu da görmekteyiz..
Doların alıp başını gittiği, ekonomi de çanlar çaldığı, çatışma ve eylemlerin devam ettiği bir ülkeyi sonu görülmeyen bir Ortadoğu’ya sokma çabası gerçekten anlaşılmaz bir durum olurken, bunun şart olduğunu belirtenlerin sayısınında hiç az olmadığında görmüyor değiliz..
Kısacası bugün çatışma dediğimizin yarın savaş olacağını göre göre yanlışlardan ısrar eden bir anlayışın ülkeyi sürüklediği Ortadoğu’da dönüşün bugün kü sancıdan daha ağır olacağını bilsekte fayda etmiyor..
Çünkü başta Cumhurbaşkanı ve hükümet olmak üzere idarecilerin çoğunluğu hemen her gün yaptıkları açıklamalar ile ‘Savaşa’a hazır mıyız?’ diye sorar gibiler..
Bilmem ama ülkenin diğer bir sınır kenti olan Ardahan’ın olduğu gibi hepimizin bu soruya cevap ararken neden barışın konuşulmadığını da anlayamıyoruz..