Başkan Erdoğan’ın ilimiz sınır ötesi operasyonuna hazırlandığı şu günlerde iç işlerinden sorumlu bakanımız sanki gündemden düşmüş gibi.

Hâlbuki polise, uyuşturucu baronlarının “ bacaklarını kırın” emrini verdiği günlerde bir hayli tartışılan Süleyman Soylu’nun da dikkat çektiği ülkedeki uyuşturucu sorunu Ardahan’ dada can yakmaya devam ediyor.

Son birkaç ayda yaşanan ölümlü olayların nedeninin uyuşturucu kullanımı ve satışı olduğu bir gerçek olan Ardahan’da bu sorunun adeta doğal bir sorunmuş gibi adli soruşturmalar dışında arkasındaki gerçeklerin çok da soruşturmadığı da gözlenmektedir.

Uyuşturucuyla mücadele konusunda 1-15 Ocak arasında düzenlenen operasyonlarda yapılan göz altıların sayısı ve uyuşturucu miktarının bir hayli yüksek çıkması bu sorunun Ardahan’ da olduğu gibi ülkede de dert olduğunu kabul eden ve bu yönde 15 gün içinde 8 bin 99 kişinin hakkında uyuşturucuyla ilgili soruşturma başlatılırken eroin, esrar, kokain, afyon ve bonzai satışına da büyük bir darbe vuruldu.

Son yayınlanan uyuşturucuyla mücadele raporuna bakıldığında bu yöndeki operasyonların sayısı gibi bu yöndeki suçlularında sayısının arttığını da görmekteyiz.

Peki, bu durum Ardahan’ da hangi safhada olduğuna baktığımızda ülkede olduğu gibi Ardahan’da da uyuşturucu çok tartışılmasına rağmen kentte yaşanan son olayı gibi ölümlü olaylarda adli bir vaka olarak geçiştirilmeye çalıştırıldığı da bir gerçektir.

Bundaki etken bu konudan sorumlu kurumların duyarsızlığı ve toplumsal olaylara karşı duyarsız kalan STK’lar, siyasi partiler ve her suçluyu fetö sabunuyla temizleyen yerel basındır.

İl Müftülüğü dâhil bütün resmi kurumların da duyarlı olması gereken bu önemli konuya doğalmış gibi bakmak bu kentin bu ülkenin geleceğine karşı en büyük sorumsuzluktur.

Çünkü ülkemizin genç neslini başta olmak üzere toplumun her ferdini etkilediğini anlamak algılamak gerekir.

Ardahan’da her köşe başında dedikodu niyetinde çok konuşulan hatta satıcıların, içicilerin ve torbacıların ad ve adresleri de söylenen bu bataklığın nasıl olup ta başta bu konuda görevli kurumlarca ve toplumdan sorumlularca görülmediği de en büyük soru olarak karşımıza çıkmaktadır.

Eroin, esrar ve bonzai dışında yeşil reçete diye adlandırılan imkanlardan da yararlanıp her gün uyuşturucu bataklığına batanların sayısının arttığı bu kentte bu yönde bir toplantı geniş çaplı birde bilgilendirmesi yapılması gerekmez mi?

Hele hele ki ne iş yaptıkları çokta merak edilen bu önemli konu kadar sürekli tartışılan Yeşilay ve diğer kurumların ne zaman harekete geçecekleri de merak edilen diğer bir konudur. Kısacası bu kentin ve bu ülkenin geleceğine ışık tutmak için bu karanlık bataklığın büyümeden kurutulması için hepimizin el ele vermemiz gerekir yeni ölümlerin olmaması için.