1927’ye kadar il olan Doğubayazıt için, ilçede bir süredir ‘Doğubayazıt İl Olsun’ kampanyası yürütülüyor.
Kampanya durduk yere başlamadı. Kampanyanın dayanağı, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz’ün, Bitlis Ahlat’ta il sayısının 100’e çıkarılacağına dair, sonradan bir türlü netlik kazanamayan ifadelerine dayanıyor.
AK Parti İlçe Başkanı Mehmet Sena Geçit ile yaptığımız söyleşide, Sayın Geçit de, söz konusu 100 İl Projesi ile ilgili genel merkez düzeyinde net bir açıklama yapılmadığı için parti olarak kampanyaya destek hususunda harekete geçmediklerini ifade etti. İmza kampanyasında çoğunluk sağlanması durumunda hükûmet yetkilileri ile köprü görevini üstleneceklerini de ekledi.
Doğubayazıt, sahip olduğu zenginliklerle il olmayı hak ediyor. Üzerine tartışmaya bile gerek yok –belki tek tartışılacak mevzu, böyle bir durumda Ağrı’nın pozisyonunun ne olacağı olabilir-.
Hak ediyor etmesine de; İshak Paşa Sarayı gibi bir mirastan dolayı turistin aktığı, Nuh’un gemisi efsanesinin geçtiğine inanılan Ağrı Dağı’nı bünyesinde barındıran böylesi bir ilçede, hemen girişteki askerî kontrol noktası da nedir?
Sanırsın, savaş yeni bitmiş...
Sanırsın, darbeden henüz çıkılmış...
Bir yerleşim biriminin girişinde askerî kontrol noktasında tüm araçlar durdurulur, ta ilk girişte sizi asker karşılarsa aklınıza ne gelir?
Burası sınır kenti, gün geçmiyor ki Doğubayazıt ile ilgili kaçakçılık haberi düşmesin ajanslara.
Sınırda olmasından dolayı girişte askerî kontrol noktasını şart görenler olabilir ama onlara karşı da argümanlarım var.
Her şeyden önce ne Doğu’da ne de buna bağlı olarak Doğubayazıt’ta eskiden olduğu gibi bir güvenlik probleminin söz konusu olmadığını artık dünya alem biliyor; bilmiyorsa da bilsin.
Öte yandan, şahsım olarak net söyleyebilirim ki, Doğubayazıt’ın sokaklarında yürümekle herhangi bir Batı kentinin sokaklarında yürümek arasında fark yok. İkisinde de rahatsız edici bir bakışa denk gelmedim.
Üstelik şu aşağıdaki fotoğraf... Bu fotoğraf, bir zamanlar dağlarında PKK'lı teröristlerin fink attığı Doğubayazıt'ta güvenliğin ne derece sağlandığını gösteriyor. Görsel sosyal medya platformu TikTok'tan alındı. Ağrı Dağı'nın zirvesinde, Doğubayazıtlı esnaf Şenol Yurt, MHP bayrağı açmış.
İlçede tek geçim kaynağı, ‘sınır ticareti’ olarak görülüyor. Ancak bir süredir hem pandemi hem de İran’daki devalüasyondan dolayı sınır ticareti baltalanmış durumda.
Geçen yıllarda yıllık ortalama 100 bin ziyaretçiyi ağırlayan İshak Paşa Sarayı’nı, yılın bu zamanına kadar 200 bine yakın turistin ziyaret ettiğini öğrendim.
Dolayısıyla sınır ticareti eskisi kadar cazip olmayan bu şehirde, turizm iyi bir alternatif olarak ortaya çıkıyor.
Artık güvenlik sorununun kalmadığı, turist sayısı da artan Doğubayazıt, neden turizmden daha fazla yararlanmasın?
Bu durumda, ne yerli ne de yabancı turiste, eski güvenlik problemi yaşanan günleri hatırlatmanın ne manâsı var?
Girişteki ‘postal sesleri’ imajımızı canlandıran o kapı işte ancak bunu hatırlatmaya yarar.
Göçmen sorunu ve kaçakçılıktan dolayı illa ki bir kapı olacaksa da, biraz daha geri alınması, şehirle arasının açılması isabetli olur diye düşünenlerdenim.
Dağlarda yerli İHA’larla güvenlik sıkıntısını aşan yetkililer, kapının geri alınmasının ardından şehirle kapı arasında açılacak mesafeye de illa ki bir çözüm bulur.
Ancak, ‘Doğu’da güvenlik sorunu var’ yargısını pekiştiren o kapı orada durdukça, ne önyargıların değişmesi ne de kentim hak ettiği turist potansiyelinin sağlanmasına çözüm bulunabilir.